The Adventures of Tintin: The Game
Alkan Adakaner

Sayfa 1

Şu sıralar gösterime giren Tenten’in Maceraları adlı filmi izlediniz mi? Eğer izlemediyseniz Steven Speilberg’ün adının geçmesi bile sizi cezbedecektir. Peki bu filmden esinlenen bir oyuna ne dersiniz? Eğer kaliteliyse neden olmasın öyle değil mi? O halde gelin bu filmle paralel bir olan oyuna yakında göz atalım. Bakalım oynamaya değer mi?
 
The Adventures of Tintin'in hikayesi filmle benzer olayların yanı sıra çizgi romanlardan alınmış hikayelerden oluşuyor. Genç gazeteci ve araştırmacı Tintin'i yönettiğimiz oyunda her zaman ilgi çekici, derin bir hikaye arayan Tintin başını yine belaya sokuyor. Bu defa Unicorn adlı bir gemi modelini Snowy adlı köpeğinin uyarı ile alan Tintin bu gemi modelinin sıradan bir işçiliğe sahip olmadığını gemiyle ilgilenen diğer kişilerin kendisine karşı davranışlarının da katkısıyla anlar. Daha sonra bu geminin sırlarını çözen karakterimiz yine adrenalin dolu bir maceraya başlar. Peki bu macera beklentilerimizi karşılayabilir mi? Aslında hiç bir beklentiniz olmasa bile bu oyunu beğenme gibi bir şansınızın olduğunu düşünmüyorum. En azından Uncharted 3 gibi bir seri varken bu oyun bir çerez bile olamaz.
Oyuna bir sokakta başlıyoruz. Daha oyunun başında geliştiricilerin oyunla uğraşmadığını açıkça anlamak için çok deneyimli bir oyuncu olmaya gerek yok. Basit diyaloglar tam anlamıyla laf olsun, torba dolsun diye hazırlanmış. Snowy ile sokağın bir ucuna gidip Tintin'i buluyoruz, bir de Snowy ile koklayarak yerdeki izleri takip etmemizi istemişler, sanki başka yol varmış veya yolumuzu şaşırabilirmişiz gibi. Sokağın diğer ucuna gittiğimizde Tintin'le bu defa geldiğiniz yöne tekrar gidiyoruz. Buradaki saçma ve yüzeysel diyaloglar ise senaryo üzerinde hiç uğraşılmadığının göstergesi. Eğer Tintin’in filmi çekilmeseydi sanırım oyunu geliştiren ekip bir senaryo bulmakta çok zorlanırdı. Gerçi oyunun geneline baktığımızda sıradanlıktan payını alan tek şeyin senaryo olmadığını anlıyoruz. Mesela her bölümde yaptığımız şeylerin sürekli tekrar etmesi senaryodan daha fazla bunaltıyor.
Animasyon filmle benzer görsellik sunmak isteyen oyunumuz 2D ve 3D bölümlere sahip. Bazen 2D düzlemde ilerlerken bazen de 3D olarak taarlanmış bölümlerde maceramıza devam ediyoruz. Genellikle Tintin’i yönettiğimiz oyunda bazen köpeğimiz Snowy’i de yönetme imkanımız var. Oyunumuz iki şey üzerine kurulmuş. Platform öğelerinin üstünden atlamak ve yapay zekaya sahip olmayan karakterlerle dövüşmek. Aslında düşmanlarla dövüştüğümüz de söylemek yanlış olur; çünkü onları alt etmek o kadar kolay ki karşımıza karton kutu koysalar fark etmezmiş. Çok nadir olarak karşımıza çıkan dişli karakterler dışında oyunda dövüş öğeleri gram zevk vermiyor. Bir örnek vermek gerekirse düşmana arkadan yaklaşın ve ona vurmadan yön tuşlarıyla istediğiniz kadar itin. Size ona vurmadığınız sürece sizi fark etmiyor. Böylesine berbat bir yapay zeka uzun zamandır görmemiştim. Zaten düşmanların çoğu da tek yumrukta yok oluyor. Oyunun kontrolleri rahat, ama ortada kontrol edilecek bir şey olmadığından bu durum bize bir şey ifade etmiyor.