Bionic Commando
Murat Şen

Sayfa 1

Oyun piyasasında en önemli faktör, yaratıcılıktır. Bir oyun geliştirirken, piyasadaki diğer oyunlardan çok farklı özellikler varsa oyununuzda ve bu özellikleri iyi entegre edebildiyseniz oyununuza, başarılı olmamanız imkansız.

Oyun piyasasının ilk yıllarından beridir, bir sürü oyun türü gördük. Önceden her tür birbirinden kalın sınırlarla ayrılırlardı. Daha sonra türleri birbirleriyle harmanlamaya ve yeni türler icad etmeye başladılar. Çoğu bir işe yaramadı ama aralarında başarılı olanlar da oldu. Son zamanlarda ise, eski popüler oyunların yeniden yapımlarıyla şanslarını deniyor yapımcı firmalar. Eskiden hit olmuş ve çok para getirmiş oyunları, her yönden geliştirip tekrar piyasaya sürüyorlar. Çoğu zaman başarılı olan bu “remake” oyunlardan birisi de Bionic Commando.
İlk olarak NES (Nintendo Entertainment System) için 1988 yılında ekranlarda göründü Bionic Commando. Tek kolunun biyonik ve çok güçlü olması, o zamanlar için enteresandı. Kolumuzu kullanarak yapabildiklerimiz çok çeşitliydi ve bu da oyunun en can alıcı kısımlarından biriydi. Oyun kısa sürede hit oldu ve değişik platformlarda da boy gösterdi. En son 2008 yılında PS3 için Bionic Commando Rearmed geliştirilmişti ve sevilmişti. 2009 yılında çıkan en son Bionic Commando, Rearmed'ın kaldığı yerden bayrağı taşımaya devam ediyor.
 
Nathan Spencer, eski bir asker. Gizli bir askeri deney sonucunda, vücudunda bir takım modifikasyonlar yapılmış komandoların en sonuncusu. Suçsuz olduğu halde hapse atılıyor ve idama mahkum ediliyor. Ölüm sırasını beklerken dünyaya yapılan büyük bir saldırı sonucu, hükümet Nathan'ın yeteneklerine yeniden ihtiyaç duyuyor ve onu hapisten çıkararak, görev başına dönmesini sağlıyorlar. Nathan'ın görevi, saldırının arkasında neler olup bittiğini öğrenmek ve olan biteni teker teker merkeze raporlamak.

 
Oyun dev haritalarda, yıkılmış şehrin caddelerinde geçiyor çoğunlukla. Atmosfer müthiş. Gerçekten kendinizi yıkılmış bir şehirde hissediyorsunuz ve ilk zamanlarda kendinizi kötü hissediyorsunuz. Sık ağaçlarla kaplı orman ve yer altı görevlerinde de içiniz kararıyor. Bunu iyi yönde söylüyorum çünkü oyunun atmosferi yansıtma becerisi çok iyi. Etrafla etkileşim son haddinde. Her yer kırılıp dökülmüş olmasına rağmen, daha da kırıp dökmek bizim elimizde. Hatta bazı yerleri biz kırıp kendimize alternatif yollar da açabiliyoruz.

Genelde görevler dış mekanlarda geçiyor. İç mekanlara nadiren giriyoruz. Girdiğimiz zaman da bir binanın içinde bir kaç kat çıkıyoruz ve hemen binanın arkasından yolumuza devam ediyoruz. Aslında oyunu Spiderman oyunlarına benzetebiliriz. Çünkü çoğu zaman biyonik kolunuzu kullanarak, çeşitli objelere tutuna tutuna Örümcek Adam gibi sallanarak ilerleyeceksiniz. Hem en hızlı hem de en güvenli ilerleme şekli bu. Bazı bölümlerde mecburen kolunuzu kullanarak ilerlemeniz gerekiyor çünkü dipte ya derin su oluyor ve boğuluyorsunuz ya da radyasyon oluyor, Birkaç saniye maruz kaldığınızda ölüyorsunuz.
Sayfa 2

Normal bir asker olarak pek yetenekli sayılmayız. Normal olan kolumuzla silah kullanıyoruz. Cephane konusu biraz sıkıntılı olsa da, özellikle uzun menzilli silahlarınız çok işe yarıyor. Zıplama, yuvarlanma gibi yeteneklerimiz de var ama asıl önemli yetenekleri, biyonik kolumuzla yapıyoruz. En önemli yeteneğimiz, bir yere tutunup Örümcek Adam gibi ilerlemek. Ayrıca düşmana tutunup onları savurabiliyoruz, bir objeye tutunup onu düşman üzerine fırlatabiliyoruz. Yolumuzu tıkayan bir obje varsa, ona tutunup parçalayabiliyoruz. Kolumuz gayet kullanışlı. Oyunun ilk başlarında fazla yeteneğimiz olmuyor ama ilerledikçe, mevcut olanlar güçleniyor ve yenileri de ekleniyor.

Senaryo bakımından oyun çok akıcı değil. Bir süre sonra olup bitenleri takip etmek zorlaşıyor. Aynı şey, kontroller için de geçerli. Oyuna alışmak biraz zamanınızı alacak. Özellikle silah kullanmak ve düşmana nişan almak oldukça zor. Havada iken tutunacak bir yer aramak ve kolu oraya fırlatmak da çoğu kez sorun yaratıyor. 1-2 saat sonra oyuna alışabiliyorsunuz ama genel zorluk seviyesinin yüksek olmasından dolayı, oyunun ortalarında bıkıp oyunu bırakmanız olası.
Grafik bakımından oyun göz kamaştırıcı denilebilir. Devasa haritalarda dolaşmak eğlenceli. Her ne kadar saçma radyosyon durumu yüzünden her yere gidemeseniz de, en azından uzaklarda bir şeylerin olup bittiğini görmek iyi oluyor. Haritada gitmemeniz gereken yerlerde duvar yerine radyasyon var. Oralara gittiğinizde, 2-3 saniye sonra ölüyorsunuz. Bazı durumlarda, derin çukurlara düştüğünüzde de radyasyona maruz kalıyorsunuz. Bir an önce yukarıda bir yerelere tutunmadıkça, ölüyorsunuz. Bu radyasyon olayı oyunda en can sıkıcı özellik. Olmasaydı daha iyi olabilirdi. Geri kalan grafiksel özelliklerin hepsi, bir 2009 oyununa yakışıyor. Karakterler çok iyi modellenmişler. Oyunun fizik motoru görevini çok iyi yerine getiriyor. Işıklandırmalar ve iç mekan tasarımları da dört dörtlük.

Ses konusunda oyuna mükemmel diyemem ama her şey olması gerektiği gibi. Karakterler iyi seslendirilmişler. Müzikler de atmosferi bozmuyor. Kaliteli bir 5.1 sistemle ses efektleri daha bir çekici hal alıyor. Özellikle açık alanlarda, etrafınızda binalar çökerken duyduğunuz ses, heyecan verici.
Böyle dev haritaları sadece tek kişilik modda harcamak olmazdı haliyle. Oyunda sağlam bir multiplayer modu bulunuyor. Biyonik kolların ön planda olduğu çeşitli modlarla, çok eğlenceli multiplayer deneyimi yaşayabilirsiniz. Tek kişilik senaryo modu 10 saat civarında sürüyor ancak multiplayer modunda günlerinizi harcamanız olası. Özellikle kalabalık oyunlarda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.

Bionic Commando, iyi potansiyele sahip bir oyun. Bazı teknik hataları, radyasyon faktörü, kontrollerin aşırı zor olması gibi sorunları olmasaydı, kusursuz bir oyun olabilirdi. Zor olmasından dolayı bir çok deneyimsiz oyuncuyu bıktıracaktır. Ama yine de bu oyuna “kötü” demek imkansız. En azından bir kere denemeli, multiplayer modunun tadına bakmalısınız.