Warhammer 40.000: Dawn of War - Chaos Rising
Sarper Seydioğlu

Sayfa 1

Warhammer evreni, 1980'li yıllardan beri kurgulanmış en gelişmiş evrenlerden biridir ve bu evrenin de birçok oyunu yapılmıştır. Ama bu oyunlardan evreni en iyi temsil eden oyun hangisidir diye sorarsak; Bu sorunun yanıtının Dawn of War serisi olduğunu söyleyebiliriz. Genel olarak İmparator’un Blood Ravens chapterının hikayesini konu alır ve seriyle birlikte Blood Ravens, evrenin en çok tanınan space marine chapterlarından biri olmayı başarmıştır. Onlar için en değerli olan şey bilgi ve gizliliktir. Bu yüzden de yapılanmaları hakkında çok az şey bilinir. Herhangi bir gezengende konumlanmamışlardır ve sürekli hareket halinde uzay araçları içerisinde faaliyetlerini sürdürürler. Birimleri çoğunlukla librarianlardan oluştuğundan yaklaşık 1000 space marinedan oluşan bu chapterın psişik güçleri hayli yüksektir. Zaten sonunda serinin ikinci oyununda ek paket ile birlikte ilk librarianımıza kavuşuyoruz. Neyse konuya döneyim... Yapılanmaları hakkında çok az şey bilinen ve sürekli uzayda hareket eden Blood Raven birliğiyle ilgili birçok sır perdesi de bu ek paketle birlikte dağılıyor ve hikaye çok ilginç bir hal alıyor. Defalarca çarpıştığımız Chaos Marinelar tekrar ortaya çıkıyorlar, hem de binlerce yıl boyunca kayıp olan buzullarla kaplanmış Aurelia gezegeniyle birlikte.

Evrenin parlayan gezegenlerinden biri olan Aurelia’nın yörüngesinden ayrılıp donmayasıyla birlikte orada bulunan tüm canlılar telef olmuştur. Blood Raven birlikleri ise gezegen, warp tarafından alınıp kaybolmadan önce orada büyük bir iblisi hapsetmeyi başarmışlardı. Warp, gezegeni aldıktan sonra da gezegen Chaos tanrılarının iblisleriyle doldu. Uzun süre sonra, Tyranid ırkı daha yeni yenilmişken, Aurelia’nın ortaya çıkmasıyla işler karışır...

İşte bu noktada DoW II’de yönettiğimiz karakter ve takım arkadaşları geri dönerler. Oyunda yanlarına yeni arkadaş da alırlar. Jonah Orion adındaki bu arkadaşlarıyla birlikteki uslu uslu oynamazlar. Çünkü chaos space marine’lar, onların topunu (gezegenini) çalmıştır ve patlatıp geri atmıştır. Ehm... Neyse, psişik olarak güçlü olan librarianlar Blood Ravenlar arasında çoğunlukta olmalarına rağmen oyunda bir librariana ek paketle birlikte yeni kavuşuyoruz. Açıkçası ona oyundaki en iyi karakter diyebilirim çünkü yeteneklerini çok değişik alanlarda kullanabiliyoruz ve o kullandığımız yeteneklere bağlı olarak da özel librarian eşyalarını kullanabiliyoruz. Bu eşyalar, bize çok değişik ve güçlü yetenekleri kullanma yeteneği kazandırıyor. Örneğin atıyorum biri karadelik benzeri bir güç ile düşmanlara zarar verirken bazıları da yanındaki birimlere destek verebiliyor. Tek kişilik oyunda, oynanışı etkileyen temel faktör hiç şüphesizdir ki oyuna yeni eklenen librariandır. Her yönde geliştirebileceğimiz bu karakter stratejimizi doğrudan etkilediğinden, puanlarınızı yetenekler arasında stratejinize bağlı olarak harcamanızı öneririm. Dow II ile kıyaslanırsa Chaos Rising’de stratejinin daha önemli bir hale geldiğini görebiliyoruz.

Oyunun genel yapısında yapılan değişiklikler yeterli olsa da benim için bir bakıma hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Eklenen Corruption (kirlenme, yozlaşma) sistemi açıkçası baştan savma olmuş gibi görünüyor. Evren üzerinde bu kadar büyük bir etkiye sahip olan kirlenmenin oyuna çok basit bir şekilde eklendiğini görüyoruz ne yazık ki. Açıkçası karakterler kirlendikçe, oyun içerisinde görülebilir değişiklikler olması gerekirken, oyunun sonralarında doğru etkisi görülüyor. Karakterlerin görüntüsü, sesleri ve konuşmalarında bir farklılık beklerken bunların hiçbirini göremedim. Sistemin çalışma şekli de gayet basit: Kirlenmiş olan zırhları giydikçe chaos tarafına doğru ilerlemeye başlıyor giyen karakterler. Haliyle de daha güçlü olan bu zırhları giymek istiyorsunuz ama İmparator’un iradesinden uzaklaştıkça onun güçlerini yitirip chaos güçlerine sahip olmaya başlıyoruz. Bu, hikyenin sonrlarına doğru etkisini gösteriyor. Son çatışmaya da doğrudan etkisi var diyebilirim. Chaos adına görev yapmayı beklerken bu sistemin bizlere bunu da sunmadığını gördüm. Açıkçası ilk duyduğumda kirlenmenin, görevlerin çeşitliliğinde etkili olacağını düşünsem de sonuç olarak gerektiği etkiyi gösteremeyan bir sistem olduğunu belirtmek zorundayım.

Sayfa 2

Oyunda hoşuma giden şeylerden biri de aynı haritayı sırf daha fazla görev yapmak adına defalarca oynamamızın gerekmediği gerçeği. DoW II’de sırf tecrübe ve eşya için aynı çeşit, senaryoya doğrudan etkisi olmayan görevleri defalarca yapmak pek de eğlenceli değildi. Chaos Rising’i oynarken, her görevin senaryoya bir etkisi olduğunu görebiliriz. Ayrıca görevlerde vereceğimiz bazı kararlar ve yanımıza alacağımız takım arkadaşlarımız, kirlilik seviyesine etki ediyor. Gelmek isteyip de bir görevde yanımızda götürmediğimiz takım arkadaşımızın corruptionu artıyor ya da yaptığımız çeşitli yan görevler de kirliliğe çeşitli şekillerde etki ediyor. Birilerini kurtardığımız zaman düşen kirlilik, onları feda ettiğimizde artabliyor. Her ne kadar büyük bir etkisi olmasa da kirlilik sisteminin üzerinde etkisi olan unsurlar çok iyi bir şekilde ayarlanmış diyebilirim.

DoW’dan beri chaos power armorlar çok hüşuma gittiğinden olsa gerek modellemeler çok hoşuma gitti, DoW II’deki space marine zırhlarından daha iyi bir şekilde yapılmışlar. Grafiklerde etkisini gösteren bazı değişiklikler görmek mümkün. Büyük değişiklikler beklemeyin, pek de fazla değişiklik yok görsellik açısından. Ama yine de beklenen kaliteyi yeterince karşılıyor.

Müzik ve seslerden bahsetmem gerekirse, DoW serisindeki müziklerin kalitesi, her zaman Warhammer 40.000 evrenine yakışır bir kalitede olmuştur. Space marine’ların blinen o fanatik yapıları, seslendirmelerine ve oyunun müziklerine çok iyi bir şekilde yansıtılmış. Konuşmaları dinlerken o içinde deliliği de barındıran fanatik yapıyı fazlasıyla hissediyorsunuz.  Müziklerin ortama uygun, karanlık yapısı da oyundaki Chaos varlığı ile çok iyi gitmiş.

Atmosfer gerek hikaye, gerek ses ve grafiklerle kendini hissettiriyor. Tabi teknik özelliklerde pek de büyük bir değişiklik olmasa da değişikliğe gerek olmadığından sorun yok. Oyun hikayesi ise serinin diğer oyunlarına göre daha derin ve etkileyici olmuş. Oyunun beni etkileyen en önemli faktörünün hikayesi olduğunu söyleyebilirim.

Tek kişilik oynanışta librarian hariç diğer birimlere de ufak tefek eklentiler yapılmış ama yeni karakter oyunun bütün dengesini değiştiriyor. Diğer birimlerdeki değişikliklerin çok da büyük etkisi olmasa da karşılaştığımız chaos marine’ların oyun dengeleri üzerinde çok büyük etkileri var. Dayanıklılık, yetenek gibi bakımlardan tyranidlere göre daha gelişmiş olan yeni düşmanlarımız, yeni taktikler ve değişik ekipmanlar kullanmamızı gerektiriyor.

Çok oyunculu oynanışı ele alırsak serinin ilk oyun ile ikinci oyunun arasındaki kadar büyük bir farklı ek paketten bekleyemeyiz tabi. İlk olarak “The Last Stand” modundan bahsetmek istiyorum ki ilk olarak yeni bir harita göremeyeceğizi söylemem gerekebilir ve söyledim bile. İki yeni karakter eklendiğinden onları The Last Stand'de oynarken deneyebilirsiniz. Chaos Sorcerer ve Tyranid Hive Tyrant, The Last Stand moduna biraz renk hatsa da en kısa zamanda yeni haritalar bekliyoruz. Çoklu oyuncu moduna yeni eklenen Chaos tarafında ise kontrol ettiğimiz birimleri belirli bir Chaos tanrısına adayabiliyoruz. Birim böylece o chaos tanrısının verdiği değişik güçlere kavuşuyor. Chaos Dreadnought, Khorne’a adanırsa ikiz güç pençeleri alacak eğer Tzeentch’e adanırsa bombardıman yeteneği kazanacaktır. Birimleri bu şekilde şekillendirebilmek ve chaos tanrıların birimlerimizi etkilemeleri de hoş bir detay olmuş. Üç çeşit lider birimi var: Chaos Lord, Chaos Plague Champion, Chaos Sorcerer. Üçü de farklı chaos tanrılarına bağlı. Bunların arasından Chaos Lord, kan tanrısı Khorne’a hizmet eden, tanrısının etkisiyle haliyle saldırı ağırlıklı bir lider.

Sayfa 3

Çoklu oyuncu modu, oyun DoW II’den bağımsız çalışsa da DoW II olmadan ancak oyunun getirdiği ırk veya karakterleri kullanabiliriz. DoW II’ye sahip olmanız durumunda hepsiyle oynayabilirsiniz. Bu durum diğer oyuncuları etkilemez, sahip oldukları pakete göre istedikleri ırkı veya karakteri kontrol edebilirler.

Açıkçası Chaos Rising, 10 saatlik oynanış süresiyle beni tek kişilik senaryosunda memnun etse dehikayedeki hatalar kendilerini belli ettiler. Her ne kadar öyle olsa da hikaye olarak yeterli bir derinliğe sahipti ve DoW serisiyle yaratılan Blood Ravens chapterının hikayesine ışık tuttu. Corruption (kirlenme) sistemi her ne kadar bir hayal kırıklığı olsa da en azından öyle bir sistem eklenmesi iyi oldu. Seslere lafım yok, her zamanki gibi çok iyi bir şekilde hazırlanmışlar, grafikler de hoş. Başkaaaaa... The Last Stand’e harita eklenmeli artık. Multiplayer olarak DoW’un başarısını yakalayamayacak olsa da aynı multiplayer sistemi en azından biraz geliştirilmiş ama bazı dengeler bozulmuş gibi.

Oyunun sonralarında devamının geleceğinin sinyallerini aldık ve açıkçası çıkacak olacak yeni oyun ya da ek paketten beklentim daha fazla yenilik olması. Warhammer fanatiklerinin senaryodaki bazı hatalara rağmen kesinlikle oynaması gereken, diğer oyuncuların oynamazlarsa bir şey kaybetmeyecekleri bir eklenti Chaos Rising. Hatalarına rağmen oynamanızı öneririm ama oynayıp oynamamak sizin seçeneğiniz açıkçası. Oynayın bence... Evet oynayın.

Sahte İmparatora ihanet ederek chaos tanrılarının verdiği özgürlüğe kavuşmak ya da İmparatorun adıyla galaksideki kafirleri yok edip insanlık için oluşturdukları tehlikeyi yok etmeksizin elinizde, peki hangisini yapacaksınız? Tabi eklemek isterim: FOR THE EMPEROR! ...dedi Warhammer Online’da Chaos Chosen olarak oynayan kişi.