A Christmas Carol
Talha Aynacı

Sayfa 1

Geçtiğimiz ay sonlarında ülkemizde "Yeni Yıl Şarkısı" adı ile gösterime giren "A Christmas Carol" kendini sadece beyaz perdede göstermekle kalmadı ve oyun dünyasına adımını Nintendo DS ile attı. Aslında A Christmas Carol, 1843 yılında Charles Dickens tarafından yazılmış bir roman. Gerek film gerekse çizgi film olarak defalarca yorumlanmış eserin son hali ise Disney ile 3D Animasyon özelliklerini kullanarak beyaz perdeye yansıtıldı.

Bu tarz animasyonlara ait oyunların çıkmasına artık aşina olduk. Sinemanın karanlık salonlarından konsollarımıza konuk olan animasyon oyunları genellikle orada ki heyecanı aktarmakta zayıf kalırlar. Nintendo DS'e özel olarak geliştirilen A Chrismas Carol'un aslında böyle bir derdi yok. Nihayetinde oyunumuz kökenini bir romandan alıyor ve asıl olan romanın oyuna nasıl yansıtılmış olduğu.
Her ne kadar kültür ve geleneğimizle uzaktan yakından ilişkisi olmasada; özellikle Hollywood sektörü sayesinde bir Hristiyan geleneği olan Noel'e özgü şarkı, şiir, masal ve benzeri ne kadar enstantane varsa herhalde biliyoruz... veya en azından bir fikir sahibiyiz. A Christmas Carol, kültleşmiş bir Noel hikayesini ele alıyor; Noel ruhundan, insanlık merhametinden uzakta yaşayan soğuk nevale Ebenezer Scrooge, herkesin neşe içinde hazırlıklarına başladığı Noel kutlamarını hiçe sayarak gününe devam eder. Önce yanında çalışanını bir güzel haşlar ardından da Noel gecesi için kendisini yemeğe davet eden yeğenini tersleyerek iş yerinden ayrılır. Lakin birilerinin Scrooge'a "çok geç olmadan" bu hal ve tavırlarını bırakmasını ve insanlara karşı tutumunu değiştirmesini öğretmelidir. Çok geçmeden eski iş ortağı Joseph Marley'nin hayaleti Scrooge'u sıkıştırır ve ona gece yarısından sonra saat 1'de haddini bildirmek üzere 3 hayaletin geleceğini haber eder... A Christmas Carol'dan beklediğim; adventure ve platform öğelerinin ön plana çıktığı bir yapım olmasıydı ancak yapımcı Disney Interactive Studios, bulmaca öğelerinin yoğun bir şekilde işlendiği bir sunum ile karşımıza çıkıyor.
Hikayemize oyunun en başında dahil oluyoruz. İşin en ilginç yanı ise herhangi bir karakteri yönlendirmiyor olmamız. Oyunda görevimiz "Kaderin Eli" rolüne bürünmek ve işleri hikayenin işleyişine göre sıralamak. Örneğin; Scrooge yolda ilerlerken başka bir yoldan gitmesini sağlamak için önüne fıçı deviriyoruz, yolda sakin sakin oturan köpeği "Bobi tut oğlum misali" Scrooge'u korkutacak şekilde hırlatıyoruz, çatıda sarkan buz parçalarının kırılıp Scrooge'un kafasına düşmesini sağlıyoruz ya da Scrooge'u ziyaret eden hayaletlere, Scrooge'u korkutmaları için yardımda bulunuyoruz . Kontrollerin büyük bir çoğunluğunu dokunmatik ekrana bırakılmış. Elbette Scrooge her seferinde kaderinden kaçmak isteyecek ama bilirsiniz, kaderden kaçılmaz. Bizde Scrooge'un nasibi neyse onu kendisine takdim edeceğiz. Oyunda takıldığımız bölümlerde ise mikrofona üfleyerek ekranda parlayan nesnelerden kendinize ipucu çıkarabiliyorsunuz.
Sayfa 2

Bulmaca ve adventure öğelerinin iç içe geçtiği A Christmas Carol sunum olarak tek kelime ile "başarılı". Oyun ilk önce size oynayacağınız bölüm öncesinde hikayeyi anlatıyor. Seslendirilmiş olarak aktarılan hikaye animatik çizimlerle desteklenmiş. Hikayeyi anlatan arka plan sesi kesinlikle harika. Yastığa başınızı koyup hiç birşey anlamasanız bile bu harika seslendirmeyi dinleyerek uykuya dalmak istiyorsunuz. Üstelik hikaye anlatımı sizi oyunun içine dahada çekiyor. Aynı şeyin oyunun müzikleri ile de geçerli olduğunu söylemek mümkün. Oyunda çok az seslendirme mevcut ancak onlarda bir hayli etkili. Hele hele hayaletlerin seslendirmeleri herhangi bir korku oyunundan daha da ürpertici olabiliyor. Başarılı seslendirmelerin takibinde karşımızda oyunun ruhunu başarı ile aktaran animasyonlar çıkıyor. 2d animasyonlar beni "Professor Layton" serisinde olduğu kadar etkileyemedi ancak oyunun genel duruşuna bakıldığında grafiklerin görevini yerine getirdiğini söyleyebilirim.
Tüm bu olumlu notlara rağmen oyunun süresi tüm keyfinizi kaçırabilir. Sadece 2, taş çatlasın 3 saat içerisinde tüm oyunu bitirebilirsiniz. Üstelik oyun içerisinde karşılacaşacağınız görevler sizi öyle çok zorlamıyor ve oyun herhangi bir başarısızlık sonucunda bitmiyor. Oynanma süresini uzatmak adına oyun içeriğinde bulmaya çalışacağınız nesneler veya mini oyunların işlerini gördüğünü söyleyemem. Zaten mini oyunlar dediğime bakmayın, onların sayısıda bir elin parmağı kadar ve birbirinin imitasyonu gibi. Kısa bir oynanış süresine sahip olan A Christmas Carol'de her bölümde farklı bir deneyim yaşatılmaya çalışılmış olsada, bazen kendini tekrar ediyormuş hissine burada da kapılıyorsunuz. Oyunun hikaye modu dışında bir de çözdüğünüz her bulmaca sonrasında bir sonraki günü açarak ilerlediğiniz aralık ayı takvimi yer alıyor ve sizi Noel gecesine kadar götürüyor. Yine ek olarak DS'inizi kitap gibi tutarak okuyabileceğiniz orjinal "A Christmas Carol" romanı dijital olarak oyun kartuşu içinde yer almış.
Nihayetinde A Christmas Carol daha çok Noel'in manasını çocuklara anlatmaya çalışan ve pek çok Noel geleneğini size oyun boyunca sunan bir yapım. Oyunu bu yönü ile düşünmeden oynamak istersek; başarılı seslendirme ve göze hoş gelen animasyonlarının ardından zayıf kalan oyun zevki ve kısacık oyun süresi ile A Christmas Carol, Nintendo DS'in geniş oyun kütüphanesinde genel olarak bakıldığında tercihe değer bir izlenim bırakmıyor. Kendi türü içinde ise daha başarılı alternatifleri mevcut ancak bu Noel hikayesini bir de oyun olarak deneyim edinmek isterseniz bu fırsat kesinlikle kaçmaz.