Free to Play Sektörünün Doğuşu ve Yükselişi

Samet Konuksal

 
    Çoğu otorite tarafından oyun dünyasını gelecekte ele geçireceği denilse de, bir yerde “Free to Play” kelimeleri bir arada kullanılıyorsa çoğu oyuncu bu konuya tedirgin olarak yaklaşır. Oyuncuların kimisinin ‘para tuzağı’ olarak gördüğü, kimisinin de ‘ücretsiz oyun oynama fırsatı’ olarak tanımladığı Free to Play modeli adına geniş bir araştırmaya var mısınız?

    İlk başta MMO piyasasında kendisini gösteren Free to Play oyun modelinin bu kadar popüler hale gelmesi, oyunların herhangi bir ücret ödenmeden oynanabilmesinden kaynaklanıyor. Aslında ilk olarak çocuk ve casual dediğimiz oyuna verecek fazla parası ve vakti bulunmayan oyuncu kitlesini hedef alarak temelleri atılan bu sistemin babası olarak Furcadia’yı tanımlayabiliriz. Fakat bu sistemin bu kadar yaygınlaşmasındaki en büyük rolü oynayan ikiliyi sorarsanız, orada MapleStory ile RuneScape karşımıza çıkar.

    10 milyon aylık oyuncu ve 200 milyondan fazla kayıtlı oyuncuyla birlikte Free to Play modelinin Batı piyasasında yayılmasına sebep olan RuneScape’in adı, Guinness Rekorlar Kitabı’nda da dünyanın en popüler MMORPG oyunu olarak geçiyor. RuneScape, 2001 senesinde çıkıp Free to Play’in albenisiyle tipik RPG türünün basite indirgenmiş halini birleştirerek oyun piyasasında kendi adının ilerlemesine sebep oldu. Çıktığı hafta 5.000’den fazla paralı üyeye, çıktığı yılda da 1 milyon kayıtlı üyeye ulaşan RuneScape’in yapımcısı Jagex’in bu oyundan milyon dolarlar kazanmasını ise ‘Member’ adı verilen paralı üyelik sistemi sağladı. Bu üyelik sisteminde sunulan daha fazla görev, daha fazla yetenek ve daha fazla oyun türü, oyuncuları da kendisine çekmiş oldu.

    Öte yandan 2003 yılında çıkan MapleStory ise, RuneScape’in Batı piyasasına uyguladığının aynısını Asya’da uygulayarak bu modelin özellikle Kore’de yükselişini sağladı. Asya’daki oyuncuları kendine çekmek için anime tarzı grafiklere hızlı dövüş sistemini ekleyerek yayınlanan MapleStory’de paralı üyelik sistemi yer almıyordu. Fakat oyunun mağazasında satılan özel karakterler ve güçlendirmeler milyonlarca Koreli oyuncuyu ödeme yapmaya iten sebep olmuştu.

Sektörün Beklenmedik Davetlisi: Türkiye
     Evet yazıya RuneScape ve MapleStory’den başladık fakat hangimiz Türkiye’nin her bir şehrindeki internet kafelerin Silkroad Online ve Knight Online oyuncularıyla dolup taştığı yılları hatırlamıyor ki? K2 Network’un yayınladığı Knight Online ile Joymax’in yayınladığı Silkroad Online, hem Türkiye’de Free to Play oyunculuğu yaydı, hem de Free to Play sektöründe Türkiye’nin önemini arttırdı. Türkleri bu iki oyuna çeken şey ise, sunulan rekabetçi ortam oldu. Oyun içi eşyalara binlerce TL verilirken, firmaların sunduğu mağazalarda da Türkiye üzerinden çok büyük paralar dönmeye başladı. Öyle ki, günümüzde halen bu oyunlarda sanal eşya ticareti yapmak için kurulan farklı farklı kuruluşlarla karşılaşabiliyoruz.
 
 
    Silkroad Online ve Knight Online’ın kapıyı araladığı Türkiye’deki Free to Play pazarı, ilerleyen dönemde birçok firmanın hedefi haline gelmeye başladı. Öyle ki çoğu MMO oyunu için Türkiye piyasasına özel isim, Türk oyunculara yönelik lokalizasyon çalışmaları ve yine bu piyasaya özel sunucular açılmaya başladı. Bu iki oyunun ardından Türkçe dil desteğiyle sunulan Metin2 ile devam eden yükseliş, günümüzde Electronic Arts’ın sunduğu Battlefield Heroes’dan tutun da Sony’nin sunduğu Planetside 2’ye kadar erişti. Tabii bu devlerin yanında diğer firmaların sunduğu çok sayıda Türkçe MMORPG’lerini de eklemek lazım.

Büyük Firmaların Sektöre Atılışı
     RuneScape’in yapımcısı Jagex’in bu sektörden milyon dolarlar kazandığını gören sektörün büyük isimleri tabii ki elleri bağlı kalıp Jagex’i izlemedi. Hali hazırda Pay to Play(aylık ödemeyle oynanan oyunlar) modeliyle sunduğu EverQuest’le birlikte bu sektöre yakın duran Sony, Free to Play kısmına 2009 yılında sunduğu Free Realms ile giriş yaptı. RuneScape’de Jagex’in yaptığı gibi, tamamıyla ‘basitlik’ kavramını benimseyen Sony, hedeflediği casual oyuncu kitlesini çok çabuk avladı. 2009 yılının Nisan ayında sunulan Free Realms, 2010 yılının Şubat ayında 8 milyon oyuncuyla birlikte yoluna devam etti. Ardından ise firma, 2011 senesinin Ekim ayında gelinen noktayı 20 milyon oyuncu olarak açıklamıştı. Free Realms’den yapılan son açıklama bu olsa da, bu sayının şimdiye kadar iki mislinin görülmüş olduğunu düşünüyorum.

    Peki ya Sony Free Realms’de hangi yollarla para kazandı? Şimdiye kadar RuneScape’in izinden giden Sony, para kazanma yönteminde de Jagex’in taktiğini kullandı. Aylık olarak ücretli üyelik satan Sony, Free Realms’de daha fazla şeyler yapmak isteyen oyunculardan 4.99 dolarlık aylık ödeme aldı. Buna karşılık olarak da ücretli üyeliklere yeni yetenekler, yeni eşyalar ve yeni görevler sunuldu.

    Oyun sektörünün bir diğer devi Electronic Arts da, Sony ile aynı sene içerisinde Free to Play sektörüne atıldı. Sektöre giriş yöntemini bir MMORPG oyunuyla birlikte değil de, FPS oyunuyla seçen Electronic Arts, popüler FPS serisi Battlefield’ı kapı olarak kullandı. Battlefield Heroes ile birlikte Free to Play piyasasına giren EA, sektörün hedef aldığı casual ve çocuk oyuncu kitlesini etkilemek için grafik yapısı olarak cartoon tarzını kullanmayı seçti.

    Firmanın benimsediği tarz FPS olunca haliyle oyuncu sayısındaki artış da diğerlerine göre az seviyede kaldı. İlk ayında 1 milyon oyuncuya erişen Battlefield Heroes’un durumu 2011 senesinin başlarında 7 milyona kadar çıktı. Bu sayı biraz az gelse de, firmanın elde ettiği gelir hiç de küçümsenmeyecek seviyede kaldı. DICE ekibinin IGN sitesiyle yaptığı röportaja göre Haziran ayında çıkan Battlefield Heroes’ın oyun içi mağazasından elde edilen gelir, Ağustos ayında 30 milyon dolar olarak hesaplandı
 
 
Sektöre Geç Katılan Büyükler
     Sony ve Electronic Arts’ın işi ilerlettiği sektöre Ubisoft ve Valve gibi firmalar da geç de olsa katıldı. Hali hazırda sahip olduğu FPS oyunu Team Fortress 2’yi 2011 yılının yaz döneminde Free to Play modeline geçiren Valve, TF2 ile birlikte çok büyük paralar kazandı. Firmanın dijital oyun platformu Steam’in desteğiyle birlikte milyonlarca oyuncuya erişen firmanın Team Fortress 2 üzerinden yaptığı gelir, Free to Play modeline geçişten sonra tam üç kat arttı.

    Fakat ortada ilginç bir durum vardı, Team Fortress 2’de satılan eşyaların büyük bir bölümü aksesuar olarak satılırken, satılan silahların hepsi de para ödemeyen oyuncular tarafından erişebilir durumdaydı. Yani mağazada ciddi anlamda denge bozukluğu oluşturacak unsur yer almıyordu. Firma tarihi boyunca hep ‘oyuncu odaklı’ ilerleyen Valve, F2P piyasasına atıldıktan sonra da aynı yöntemi kullandı ve bunun yararını gördü. Team Fortress 2’den sonra Valve, aynı yöntemi şu sıralar beta döneminde olan Dota 2’de de kullanacak.

    Valve’in ardından Free to Play partisine geç kalan bir diğer firma da Ubisoft oldu. Ghost Recon Online ve Anno Online ile sektöre giriş yapan Ubisoft’un bu piyasada neler yaptığı ise meçhul. Zira her iki oyun için de Ubisoft cephesinden gelen resmi bir değerlendirme yok.

İlerleyen F2P Sektörünün Karşısında Eriyen Pay to Play Modeli
     Sektörden elde edilen gelir arttıkça firmaların sektöre sundukları da aynı doğrultuda arttı. Electronic Arts Free to Play piyasası için “Play 4 Free” markasını yarattı ve içerisine Need for Speed, Battlefield, Dragon Age, Ultima ve Command & Conquer gibi önemli serilerinden F2P oyunları ekledi. Need for Speed World’le birlikte bu piyasada yarış oyunlarının da ayakta kalabileceğini gösteren firma, Command & Conquer: Tiberium Alliances ile de RTS türünü piyasaya katmış oldu. Firmanın yakın dönemde piyasaya katacağı oyunlar arasında Generals 2 olarak nitelendirebileceğimiz Command & Conquer oyunu yer alıyor.

    Öte yandan, sektöre ilk giriş yapan büyük firmalardan Sony de yükselişine Pay to Play modelinde sunduğu oyunları Free to Play’e çevirerek devam ettirdi. Aylık ücret ödenerek oynanan EverQuest serisini F2P’e uyarlayan Sony, bunun devamında DC Universe Online ve Planetside 2 gibi kaliteli yapımlarla Free to Play piyasasının 'idarelik' oyunlarla işlemeyeceğini gösterdi.

    Büyük firmalar bu denli ilerleme kaydederken, kendi halinde bir yapıda olan Pay to Play sektörü de bitme seviyesine geldi. Aylık ödemelerle oynanan The Lord of the Rings Online, Aion, Lineage ve Age of Conan gibi World of Warcraft’ın liderliği altında pek de iş yapamayan P2P oyunlar, ilerleyen F2P sektörünün akımına kapıldılar. Bu oyunların ardından Star Wars: The Old Republic ve TERA gibi oyunlar da yine Pay to Play türünde çıkıp Free to Play'e dönenler arasında yer aldı. Gelinen bu noktada ise benim aklıma P2P sektöründe kalan oyun olarak World of Warcraft, Rift, Eve Online ve Warhammer Online’dan başka oyun gelmiyor.
 
 
Sektörde Tutunmak Sanıldığı Kadar Kolay Değil
    Şimdiye kadar hep milyonlarca kayıtlı kullanıcılardan ve milyon dolardan bahsettik. Fakat bu işin arka yüzünde de bazı yok olan firmalarla karşılaşıyoruz. The Longest Journey gibi büyük bir beğeni toplayan seriye sahip olmasına rağmen sektöre Age of Conan’ı F2P’e çevirmekle giriş yapan Funcom, bu değişiklikten sonra da fazla gelir elde edemedi. Ardından yoluna The Secret World’le devam etmek isteyen firma, şu an için büyük bir kriz içerisinde.

    Öte yandan City of Heroes/Villains ile birlikte süper kahraman MMO’sunun tanımını yapan Paragon Studios, artık daha fazla gelir getirmediğinden dolayı üst firması NCsoft tarafından kapatıldı. Ayrıca City of Heroes’u geliştiren ekibin kurduğu Cryptic Studios da başarısız olan Champions Online ve Star Trek Online’dan sonra el değiştirdi. Firmanın şu sıralar üzerinde çalıştığı Neverwinter, ‘son şans‘ olarak görülüyor.
 
    Hem mobil tarafta, hem de normal oyunculuk tarafında önü oldukça açık olan sektör, oyun piyasasına Riot Games, Perfect World Entertainment, Trion Worlds gibi kaliteli firmaları da kazandırdı. Yakın gelecekte Crytek gibi bir firmayı da etkisi altına alacak olan sektörün yeni nesilde büyük bir rol oynayacağı ortada.