The Chronicles of Riddick: Assault on Dark Athena
Murat Şen

Sayfa 1

Film oyunları. Kısa bir süre öncesine kadar bu iki kelimeyi bir arada gören oyuncular, köşe bucak kaçıyorlardı. Çünkü bir film için geliştirilen oyunlar, genelde filmin gölgesinde kalırdı ve normal bir oyundan çok daha kalitesiz olurdu. Bu kural artık yavaş yavaş değişiyor.

Bu değişime öncülük yapan oyunların başında da Chronicles of Riddick geliyor.
2004 yılında çıkan ilk bölüm Escape from Butcher's Bay, Richard Riddick'in Butcher's Bay hapishanesinden kaçışını konu alıyordu. Zamanına göre mükemmel grafikler, akıcı bir senaryo ve çeşitli oyun türlerinin harmanlanmasıyla, kısa sürede hayran kitlesini genişletmişti. İkinci oyun Assault on Dark Athena, ilk oyunun kaldığı yerden devam ediyor ve bu sefer Riddick'in Dark Athena'dan kaçışını konu alıyor.
İkinci oyunun en iyi yanlarından birisi, 2004 yılında Xbox için çıkan oyunu da içermesi. İlk oyunu oynamayanlar mutlaka oynamalılar. Oynayanlar ama hatırlamayanlar için de, ekstralar bölümünde ilk oyunun açılışı ve kapanışı gösteriliyor. Hafızamızı tazelemeye yetiyor yani.
 
AoDA, ilk oyunun bittiği yerden başlıyor. İlk oyundan bu yana pek bir şeyin değişmediğini anlıyorsunuz başlar başlamaz. Değişmez silahımız yumruklarımız, kısa süre içerisinde sopa, bıçak, ulak, makineli tüfek ve pompalı tüfek gibi arkadaşlar ediniyor. Silahlara baktığınızda, saldırı anlamında iki seçeneğiniz olduğunu görüyorsunuz. İsterseniz yakın dövüş silahlarınızla düşmana saldırabilir, isterseniz de tüfeklerinizle uzun mesafeden savaşabilirsiniz. Seçim size kalmış.

Daha heyecanlı vakit geçirmek isteyenler için de, gölgeler emrinize amade. Gölgelere saklanarak, düşmanı sessizce ve teker teker öldürmeniz de olası. Bu her zaman kullanabileceğiniz bir seçenek olmasa da, gizlilik de oyunun can alıcı öğelerinden birisi. Karanlık mekanların fazla olmasını hesaba katarsak, görevleri sessiz ve derinden tamamlamak isteyenleri de düşünüyor oyun.
 
Oyunda ellerimizle ve silahlarımızla savaşmamız gereken görevlerin yanında, platformlardan atlamamız, tellerden tutunarak ilerlememiz ve zamana karşı yarışarak platformlardan yukarıya çıkmamız gereken görevler de var.Bazı görevlerde dev Mech'lerin içine binerek diğer Mech'lerle de savaşabiliyoruz. Hatta bazı terminallerden düşman robotlarını kontrol etmemiz de mümkün.
 
Bütün bu değişik öğelerle oyun biraz daha canlı ve eğlenceli olmuş. İlk oyundan bu yana köklü değişiklik yapamayan böyle bir devam bölümü için, bu tarz değişiklikler tempoyu yüksek tutmak için gerekli oluyor.
Sayfa 2

İlk oyunun grafik motoru, ufak tefek değişikliklerle bu oyunda da aynen kullanılmış. İlk oyun zaten müthiş gölgelendirmelerle ve fizikleriyle meşhur olmuştu. Bu oyunda da ilk olarak ışıklandırmalar ve gölgeler dikkatinizi çekecek. Ama öte yandan da motorun yaşını da belli etmesine engel olmamamış yapımcılar.
 
Her ne kadar karakter modellemeleri oldukça iyi görünse de, kaplama detayı çok düşük ve çoğu sahnede yakın mesafede göze batıyorlar. Animasyonlar akıcı ve oyun size sabit frame rate sağlıyor. Kalabalık sahnelerde bile yavaşlama olmuyor. 5 yaşında bir motor için iyi iş yapıyor diyebiliriz. Ama daha iyi de olabilirdi.
Seslendirme konusunda, işin içinde Vin Diesel olunca işler biraz değişiyor. Kendi karakterinin sesinde bası öyle çok açmışlar ki, ufak bir platformdan yukarı çıkınca bile adamımızdan kalın ve derin bir böğürtü çıkıyor. Gözlerinizi kapattığınızda karşınızda 5 metrelik dev bir adam varmış izlenimine kapılabilirsiniz. Bunun kötü bir şey olduğunu söylemiyorum ama bası biraz abartmışlar sanki. Ayrıca en arkadaş canlısı sohbetlerde bile söylenenlere 2-3 kelime ve atasözüvari cümlelerle cevap vermesi bazen komik olabiliyor.
Diğer karakterlerin seslendirmeleri çok kaliteli olmuş. Her birinin ayrı bir karakteri ve kişiliği olduğunu düşünüyorsunuz onları dinledikçe. Sinema filmini aratmayan dinamik müzikler de oyunun temposuna artı puan kazandırıyor.
Sayfa 3

Oyunun belki de en zayıf yönü, multiplayer modu. Pek üzerinde durulmamış bir multiplayer modu var oyunun. Capture the Flag, Deathmatch, Team Deahmatch gibi bilinen modların yanında en ilgi çekeni, Pitch Black modu (Pitch Black aynı zamanda Riddick karakterinin ilk ortaya çıktığı filmdir). Bu modda oyunculardan birisi Riddick oluyor ve karanlık bir haritada gizleniyor. Diğer oyuncular da onu fenerleriyle arayıp öldürmeye çalışıyorlar. Okuduğunuz zaman eğlenceli gibi görünüyor ama denemek istediğinizde online olan birisini bulmak zor olduğundan, oynamaya fırsatınız olmayabiliyor.
Hazır laf oyunun zayıf yönlerinden açılmışken, yapay zekadan da bahsetmesek olmaz sanırım. Oyundaki yapay zeka öyle çok parlak değil. Düşman askerleri saklanabiliyor ve saklandıkları yerlerden size ateş edebiliyorlar. Ama siz onlara doğru koştururken veya açık alanda ateş ederken, size bakmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Tüfeğinizin ışığını açtığınızda düşmanın ilgisini çekebiliyorsunuz ama bir askerin hemen yanı başında arkadaşının kafasını kestiğinizde, ruhu duymuyor. Oyunda buna benzer bir kaç ufak problem olsa da, aksiyonun içinde eriyip gidiyorlar.
Chronicles of Riddick: Assault on Dark Athena, ilk oyunun izinden giden, ona yeni şeyler eklememiş ama en azından kaliteyi de düşürmemiş bir oyun. Kolay kontrolleri, akıcı senaryosu, kaliteli seslendirmeleriyle 8-10 saatinizi iyi geçirmenizi sağlayacağından emin olabilirsiniz.