Warhammer evreni, 1980'li yıllardan beri kurgulanmış en gelişmiş evrenlerden biridir ve bu evrenin
de birçok oyunu yapılmıştır. Ama bu oyunlardan evreni en iyi temsil eden oyun
hangisidir diye sorarsak; Bu sorunun yanıtının Dawn of War serisi olduğunu
söyleyebiliriz. Genel olarak İmparator’un Blood Ravens chapterının hikayesini
konu alır ve seriyle birlikte Blood Ravens, evrenin en çok tanınan space marine
chapterlarından biri olmayı başarmıştır. Onlar için en değerli olan şey bilgi
ve gizliliktir. Bu yüzden de yapılanmaları hakkında çok az şey bilinir. Herhangi
bir gezengende konumlanmamışlardır ve sürekli hareket halinde uzay araçları
içerisinde faaliyetlerini sürdürürler. Birimleri çoğunlukla librarianlardan
oluştuğundan yaklaşık 1000 space marinedan oluşan bu chapterın psişik güçleri
hayli yüksektir. Zaten sonunda serinin ikinci oyununda ek paket ile birlikte
ilk librarianımıza kavuşuyoruz. Neyse konuya döneyim... Yapılanmaları hakkında
çok az şey bilinen ve sürekli uzayda hareket eden Blood Raven birliğiyle ilgili
birçok sır perdesi de bu ek paketle birlikte dağılıyor ve hikaye çok ilginç bir
hal alıyor. Defalarca çarpıştığımız Chaos Marinelar tekrar ortaya çıkıyorlar,
hem de binlerce yıl boyunca kayıp olan buzullarla kaplanmış Aurelia gezegeniyle
birlikte.
Evrenin parlayan gezegenlerinden
biri olan Aurelia’nın yörüngesinden ayrılıp donmayasıyla birlikte orada bulunan
tüm canlılar telef olmuştur. Blood Raven birlikleri ise gezegen, warp
tarafından alınıp kaybolmadan önce orada büyük bir iblisi hapsetmeyi
başarmışlardı. Warp, gezegeni aldıktan sonra da gezegen Chaos tanrılarının
iblisleriyle doldu. Uzun süre sonra, Tyranid ırkı daha yeni yenilmişken, Aurelia’nın
ortaya çıkmasıyla işler karışır...
İşte bu noktada DoW II’de
yönettiğimiz karakter ve takım arkadaşları geri dönerler. Oyunda yanlarına yeni
arkadaş da alırlar. Jonah Orion adındaki bu arkadaşlarıyla birlikteki uslu uslu
oynamazlar. Çünkü chaos space marine’lar, onların topunu (gezegenini) çalmıştır
ve patlatıp geri atmıştır. Ehm... Neyse, psişik olarak güçlü olan librarianlar
Blood Ravenlar arasında çoğunlukta olmalarına rağmen oyunda bir librariana ek
paketle birlikte yeni kavuşuyoruz. Açıkçası ona oyundaki en iyi karakter
diyebilirim çünkü yeteneklerini çok değişik alanlarda kullanabiliyoruz ve o
kullandığımız yeteneklere bağlı olarak da özel librarian eşyalarını
kullanabiliyoruz. Bu eşyalar, bize çok değişik ve güçlü yetenekleri kullanma
yeteneği kazandırıyor. Örneğin atıyorum biri karadelik benzeri bir güç ile
düşmanlara zarar verirken bazıları da yanındaki birimlere destek verebiliyor.
Tek kişilik oyunda, oynanışı etkileyen temel faktör hiç şüphesizdir ki oyuna
yeni eklenen librariandır. Her yönde geliştirebileceğimiz bu karakter
stratejimizi doğrudan etkilediğinden, puanlarınızı yetenekler arasında
stratejinize bağlı olarak harcamanızı öneririm. Dow II ile kıyaslanırsa Chaos
Rising’de stratejinin daha önemli bir hale geldiğini görebiliyoruz.
Oyunun genel yapısında yapılan
değişiklikler yeterli olsa da benim için bir bakıma hayal kırıklığı oldu
diyebilirim. Eklenen Corruption (kirlenme, yozlaşma) sistemi açıkçası baştan
savma olmuş gibi görünüyor. Evren üzerinde bu kadar büyük bir etkiye sahip olan
kirlenmenin oyuna çok basit bir şekilde eklendiğini görüyoruz ne yazık ki.
Açıkçası karakterler kirlendikçe, oyun içerisinde görülebilir değişiklikler
olması gerekirken, oyunun sonralarında doğru etkisi görülüyor. Karakterlerin
görüntüsü, sesleri ve konuşmalarında bir farklılık beklerken bunların hiçbirini
göremedim. Sistemin çalışma şekli de gayet basit: Kirlenmiş olan zırhları
giydikçe chaos tarafına doğru ilerlemeye başlıyor giyen karakterler. Haliyle de
daha güçlü olan bu zırhları giymek istiyorsunuz ama İmparator’un iradesinden
uzaklaştıkça onun güçlerini yitirip chaos güçlerine sahip olmaya başlıyoruz.
Bu, hikyenin sonrlarına doğru etkisini gösteriyor. Son çatışmaya da doğrudan
etkisi var diyebilirim. Chaos adına görev yapmayı beklerken bu sistemin bizlere
bunu da sunmadığını gördüm. Açıkçası ilk duyduğumda kirlenmenin, görevlerin
çeşitliliğinde etkili olacağını düşünsem de sonuç olarak gerektiği etkiyi
gösteremeyan bir sistem olduğunu belirtmek zorundayım.
Oyunda hoşuma giden şeylerden
biri de aynı haritayı sırf daha fazla görev yapmak adına defalarca oynamamızın
gerekmediği gerçeği. DoW II’de sırf tecrübe ve eşya için aynı çeşit, senaryoya
doğrudan etkisi olmayan görevleri defalarca yapmak pek de eğlenceli değildi.
Chaos Rising’i oynarken, her görevin senaryoya bir etkisi olduğunu görebiliriz.
Ayrıca görevlerde vereceğimiz bazı kararlar ve yanımıza alacağımız takım arkadaşlarımız,
kirlilik seviyesine etki ediyor. Gelmek isteyip de bir görevde yanımızda
götürmediğimiz takım arkadaşımızın corruptionu artıyor ya da yaptığımız çeşitli
yan görevler de kirliliğe çeşitli şekillerde etki ediyor. Birilerini
kurtardığımız zaman düşen kirlilik, onları feda ettiğimizde artabliyor. Her ne
kadar büyük bir etkisi olmasa da kirlilik sisteminin üzerinde etkisi olan
unsurlar çok iyi bir şekilde ayarlanmış diyebilirim.
DoW’dan beri chaos power armorlar
çok hüşuma gittiğinden olsa gerek modellemeler çok hoşuma gitti, DoW II’deki
space marine zırhlarından daha iyi bir şekilde yapılmışlar. Grafiklerde
etkisini gösteren bazı değişiklikler görmek mümkün. Büyük değişiklikler
beklemeyin, pek de fazla değişiklik yok görsellik açısından. Ama yine de beklenen
kaliteyi yeterince karşılıyor.
Müzik ve seslerden bahsetmem
gerekirse, DoW serisindeki müziklerin kalitesi, her zaman Warhammer 40.000
evrenine yakışır bir kalitede olmuştur. Space marine’ların blinen o fanatik
yapıları, seslendirmelerine ve oyunun müziklerine çok iyi bir şekilde
yansıtılmış. Konuşmaları dinlerken o içinde deliliği de barındıran fanatik
yapıyı fazlasıyla hissediyorsunuz. Müziklerin ortama uygun, karanlık yapısı da oyundaki Chaos varlığı ile çok iyi gitmiş.
Atmosfer gerek hikaye, gerek ses
ve grafiklerle kendini hissettiriyor. Tabi teknik özelliklerde pek de büyük bir
değişiklik olmasa da değişikliğe gerek olmadığından sorun yok. Oyun hikayesi
ise serinin diğer oyunlarına göre daha derin ve etkileyici olmuş. Oyunun beni
etkileyen en önemli faktörünün hikayesi olduğunu söyleyebilirim.
Tek kişilik oynanışta librarian
hariç diğer birimlere de ufak tefek eklentiler yapılmış ama yeni karakter
oyunun bütün dengesini değiştiriyor. Diğer birimlerdeki değişikliklerin çok da
büyük etkisi olmasa da karşılaştığımız chaos marine’ların oyun dengeleri
üzerinde çok büyük etkileri var. Dayanıklılık, yetenek gibi bakımlardan
tyranidlere göre daha gelişmiş olan yeni düşmanlarımız, yeni taktikler ve
değişik ekipmanlar kullanmamızı gerektiriyor.
Çok oyunculu oynanışı ele alırsak
serinin ilk oyun ile ikinci oyunun arasındaki kadar büyük bir farklı ek
paketten bekleyemeyiz tabi. İlk olarak “The Last Stand” modundan bahsetmek
istiyorum ki ilk olarak yeni bir harita göremeyeceğizi söylemem gerekebilir ve söyledim
bile. İki yeni karakter eklendiğinden onları The
Last Stand'de oynarken deneyebilirsiniz. Chaos Sorcerer ve Tyranid Hive Tyrant, The Last Stand
moduna biraz renk hatsa da en kısa zamanda yeni haritalar bekliyoruz. Çoklu
oyuncu moduna yeni eklenen Chaos tarafında ise kontrol ettiğimiz birimleri
belirli bir Chaos tanrısına
adayabiliyoruz. Birim böylece o chaos tanrısının verdiği değişik güçlere
kavuşuyor. Chaos Dreadnought, Khorne’a
adanırsa ikiz güç pençeleri alacak eğer Tzeentch’e adanırsa bombardıman yeteneği kazanacaktır.
Birimleri bu şekilde şekillendirebilmek ve chaos tanrıların birimlerimizi
etkilemeleri de hoş bir detay olmuş. Üç çeşit lider birimi var: Chaos Lord, Chaos Plague Champion, Chaos Sorcerer. Üçü de farklı chaos tanrılarına bağlı. Bunların
arasından Chaos Lord, kan tanrısı Khorne’a hizmet eden, tanrısının etkisiyle
haliyle saldırı ağırlıklı bir lider.
Çoklu oyuncu modu, oyun DoW II’den bağımsız çalışsa da DoW II olmadan ancak oyunun getirdiği ırk veya
karakterleri kullanabiliriz. DoW II’ye sahip olmanız
durumunda hepsiyle oynayabilirsiniz. Bu durum diğer oyuncuları etkilemez, sahip
oldukları pakete göre istedikleri ırkı veya karakteri kontrol edebilirler.
Açıkçası Chaos Rising, 10
saatlik oynanış süresiyle beni tek kişilik senaryosunda memnun etse dehikayedeki
hatalar kendilerini belli ettiler. Her ne kadar öyle olsa da hikaye
olarak yeterli bir derinliğe sahipti ve DoW serisiyle yaratılan Blood Ravens
chapterının hikayesine ışık tuttu. Corruption (kirlenme) sistemi her ne kadar
bir hayal kırıklığı olsa da en azından öyle bir sistem eklenmesi iyi oldu.
Seslere lafım yok, her zamanki gibi çok iyi bir şekilde hazırlanmışlar,
grafikler de hoş. Başkaaaaa... The Last Stand’e harita eklenmeli artık. Multiplayer
olarak DoW’un başarısını yakalayamayacak olsa da aynı multiplayer
sistemi en azından biraz geliştirilmiş ama bazı dengeler
bozulmuş gibi.
Oyunun sonralarında
devamının geleceğinin sinyallerini aldık ve açıkçası çıkacak olacak yeni oyun
ya da ek paketten beklentim daha fazla yenilik olması.
Warhammer fanatiklerinin senaryodaki bazı hatalara rağmen kesinlikle
oynaması gereken, diğer oyuncuların oynamazlarsa bir şey kaybetmeyecekleri
bir eklenti Chaos Rising. Hatalarına rağmen oynamanızı öneririm ama oynayıp
oynamamak sizin seçeneğiniz açıkçası. Oynayın bence... Evet oynayın.
Sahte İmparatora ihanet
ederek chaos tanrılarının verdiği özgürlüğe kavuşmak ya da İmparatorun adıyla
galaksideki kafirleri yok edip insanlık için oluşturdukları tehlikeyi yok etmeksizin elinizde, peki hangisini yapacaksınız? Tabi
eklemek isterim: FOR THE EMPEROR! ...dedi Warhammer Online’da Chaos Chosen olarak
oynayan kişi.